Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu’nun ilk günü, Alanya-Antalya etabıyla son bulduğunda, bitiş çizgisinden ilk sırada geçen bisikletçi, kazandığı dört etapla Fransa Turu’na damga vurmuş Jasper Philipsen’di ve daha da dikkat çekeni 135 kilometrelik etabın ortalama 49.231 km/s hızla sona ermesiydi. Yalnız bu iki gösterge bile TUR’un 58’inci edisyonunun geri kalan etapları hakkında bizlere sağlam bir fikir veriyordu.
2017’den beri olduğu gibi bu yıl da TUR’un sekiz etabını yerinden, yakından takip etme şansı buldum. Açık yüreklilikle söyleyebilirim ki bir parçası olduğum altı edisyon içerisinde en keyif aldığım, rekabet düzeyinin en yüksek olduğu yarıştı TUR 2023.
Aslında TUR’un bu yılki serüveni ne yazık ki hepimizi derinden sarsan sancılı bir süreçle başladı. Sene başında nisanda düzenlenmesi planlanan yarış, ülkece hepimizi yasa boğan ve bir daha benzer acıların yaşanmamasını temenni ettiğimiz deprem felaketi ile belirsizliğe sürüklendi.
Türkiye Bisiklet Federasyonu ve Uluslararası Bisiklet Birliği’nin (UCI) ortak iş birliğiyle TUR’a takvimde karşılıklı iyi niyet ve büyük bir özveriyle yeni tarih 8-15 Ekim tarihleri arası olarak belirlendi.
BİR YARIŞTAN FAZLASI
TUR’un bu yılki mottosu “Bir yarıştan fazlası” idi. Ülkemizin doğal ve tarihi güzelliklerini canlı yayınlarla 190 ülke, 13 dilde milyonlarca haneye taşıyan, bisiklet kültürümüze değerli katkılar veren ve kıtaları buluşturan ülkemizin bu güzide organizasyonu gerçekten de bir yarıştan fazlasını ifade ediyor.
Nitekim, bu yıl TUR pelotonunu oluşturan 24 takım ve 168 bisikletçi de aynı şekilde düşünüyor olacak ki, sportif performans anlamında her etap deyim yerindeyse rüzgar gibi geçti. Her günün sonunda ölçülen hız ortalamaları yarışın artan kalitesini ispatlarken, sezon sonu gelmesine rağmen dünyaca ünlü pedalların hırs ve azmi yarışa verilen değerin bir kanıtı niteliğindeydi.
8 gün, 8 etapta 1.235,1 km boyunca Alanya’dan Kemer’e, Kalkan’dan Fethiye’ye, Marmaris’ten Bodrum’a, Selçuk’tan Manisa ve İzmir’e ardından İstanbul-Sultanahmet’e uzanan yarış parkuru, TUR tarihinin bugüne kadarki en kırıcı parkurunu içeriyordu ama bir etap vardı ki zorluğu tüm dünyadaki bisiklet basınının ilgi odağı oldu: Babadağ.
ADI GİBİ BABADAĞ
Bir tırmanış düşünün, 18.4 kilometre uzunluk, %10.4 ortalama eğim, %28’leri gören maksimum eğim ve sıfırdan zirveye 1920 metre irtifa kazanımı. Bisiklet dilinde buna tırmanış değil, duvar denir. Tour of Türkiye’nin kraliçe etabı Babadağ yalnızca ülke sınırları içerisinde etki yaratmadı. Bisikletin kök saldığı Avrupa’da da taşları yerinden oynattı. Mont Ventoux, Angliru ve Monte Zoncolan gibi bisikletin efsane tırmanışları Babadağ’ın eğim değerleri yanında adeta gölgede kaldı. Hal böyle olunca, uluslararası bisiklet basınının gözü bir anda TUR’a döndü. Babadağ ve TUR, bisiklet sporunun en saygın mecralarında manşetleri süsledi. Doğrusu Türkiye Turu açısından Babadağ uluslararası basında da haber değeri taşıyor artık.
Tahmin edildiği üzere, Babadağ’da kazanan Alexey Lutsenko (Astana Qazaqstan Team) yarışın genel klasmanında da zafere ulaşan isim oldu. 31 yaşındaki Kazak pedal aslında 2018’de de TUR şampiyonluğuna çok yaklaşmış ama son gün bonus saniyeleri alan Eduard Prades, Sultanahmet’te turkuaz mayoyu Lutsenko’nun omuzlarından sırtına geçirmişti. Kariyerinde Tour de France etap birinciliği de bulunan Lutsenko, o günden ders çıkarmış olacak ki sprint finişlerinde dahi kötü bir sürprize mahal vermemek adına önlerde kalarak ipleri bu sefer sıkı tuttu.
Nitekim, 6. gün koşulan TUR’un en zorlu etabı diyebileceğimiz Meryem Ana finişine 2. sırada geldiğinde artık şampiyonluğunu iyiden iyiye perçinlendi. Lutsenko beş yılın ardından Sultanahmet’te bir kez daha podyuma çıktığında, bu sefer en üst basamakta yerini aldı ve TUR ile geçmişten gelen hesabını kapadı. Kupasını göklere kaldırdığında yüzünde beliren tarifsiz tebessüm de bunun en büyük ispatıydı.
Yüzünden gülümsemenin eksik olmadığı bir diğer isim de yaşayan efsane Mark Cavendish’ti. 11 etap galibiyetiyle TUR’un en fazla etap kazanma rekorunu Alman sprinter Andre Greipel ile birlikte elinde bulunduran Cavendish, Fransa Turu’nda yaşadığı kaza sonrası ilk yarışına Türkiye yollarında çıktı. Astana ile kontratını bir yıl daha uzatan 38 yaşındaki dünyaca ünlü pedalın keyfi yerindeydi. Sayısız fotoğraf isteğini sabırla yerine getiren, takım arkadaşları ile şakalaşan ve etrafına sürekli pozitif enerji saçan Cavendish de görünen o ki TUR’un bu yıl herkesi saran olumlu atmosferinden etkilenmiş.
58. Tour of Türkiye, takımlardan sporculara, UCI yetkililerinden görevlilere kadar herkesten geçer not aldı. 4 WorldTour takımının arzu ve iştahı başta olmak üzere yarışın mücadele seviyesi de organizasyonun büyüklüğü de medya ilgisi de TUR’un çok daha fazlası olduğunu açık şekilde gözler önüne serdi. Dileriz ki bu yıl yakalanan gelişim eğrisi gelecek yıllarda da yükselerek devam eder.
“DÜNYACA ÜNLÜ İSİMLERİ ÜLKEMİZE ÇEKECEĞİZ”
Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu, “Bu yıl uluslararası arenada TUR oldukça güzel izler bıraktı, bu yıl yakalanan atmosferin gelecek yıllarda da devam edeceğini ve bisiklet dünyasının önemli isimlerini ülkemize çekeceğimizi düşünüyorum” dedi.
Türkiye Bisiklet Federasyonu Başkanı Emin Müftüoğlu, TUR 2023’ün ardından görüşlerini paylaştı.
Müftüoğlu, “Deprem felaketinden sonra, her şey iptal olmuşken ara vermeden bu kadim yarışın 58’incisini yapabilmek bizler için çok önemliydi. Bunda da Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a bisiklet camiası adına teşekkür etmek gerekiyor. Gençlik ve Spor Bakan Yardımcısı Hamza Yerlikaya’nın Alanya’dan startını vermesi, sporun lideri Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak’ın ise İstanbul’da kupayı taktim etmesi ile ülkemizin bisiklet turuna verdiği ehemmiyeti dünyaya gösterdik” dedi.
Müftüoğlu şöyle devam etti; “Bu yılın dikkat çeken hususlarından biri de start ve finiş alanlarında halkımızın yarışa gösterdiği ilgi ve geniş kalabalıklardı. Toplumda en çok konuşulan konulardan bir tanesi de Babadağ etabıydı. Bu yıl uluslararası arenada TUR oldukça güzel izler bıraktı, bu yıl yakalanan atmosferin gelecek yıllarda da devam edeceğini ve bisiklet dünyasının önemli isimlerini ülkemize çekeceğimizi düşünüyorum.”
Tour of Türkiye’nin 3. etabında peloton, profesyonel bir bisiklet yarışının şimdiye kadarki en zorlu tırmanışlarından birine tırmandı. Fransa Turu yarış organizatörü ASO, Tour de France’daki tırmanışları kategorize etmek için mesafeyi ortalama eğimin karesiyle çarpan basit bir formül kullanıyor.
Bir Büyük Tur’da bir tırmanışın en zorlu seviye olan hors kategori statüsü alması için 600’den fazla puan alması gerekiyor. Aynı formülü Babadağ uyguladığınızda, 1.920 gibi etkileyici bir rakam ortaya çıkıyor.
Karşılaştırma açısından Mont Ventoux 1.233 puan alırken, İspanya’nın en zorlu tırmanışı Angliru 1.223 puanda kalıyor. Babadağ yaklaşan yegâne tırmanışlardan biri, İtalya’daki Monte Zoncolan – 10km uzunluğunda ve yaklaşık %12 ortalama eğim – ASO formülüne göre 1.440 olan bu tırmanış bile, Türk Rivierası’nın devinden oldukça aşağıda.
JASPER PHILIPSEN ETKİSİ
Bu yıl Fransa Turu’nda 4 etap ve yeşil mayoyu kazanan Belçikalı sprinterin, sezon kapanış yarışı olarak yeşil ile mavinin buluştuğu Tour of Türkiye’yi seçmesi hepimiz için bir şanstı. 25 yaşındaki pedal şüphe yok ki bu sezonun en iyi sprinteri konumunda.
Buna uygun şekilde, TUR’a güçlü bir takımla gelen Philipsen, deyim yerindeyse rakiplerine göz açtırmadı. Nitekim, 8 etapta elde ettiği 4 galibiyetle hem başarılı sezonunu hem de TUR’un sprint finişlerini onurlandırdı. Onun yarışma hırsı ise pelotonun geri kalanını da rekabet açısından yukarılara çekti. Doğrusu TUR, Philipsen’i; Philipsen de TUR’u çok seviyor.